MİRAÇ 'ın dünya merhalesi(ısra)
Muhterem kardeşlerim, Bu haftaki konumuz, her boyutuyla muhteşem bir hadise olan miraç mucizesiyle alakalıdır. Miraç, Receb ayının 27. Gecesi Cenab-ı Hakkın daveti üzerine Cebrail Aleyhisselâmın rehberliğinde Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselamın Mescid-i Haramdan Mescid-i Aksâ'ya, oradan sema’ya, oradan da İlâhî huzura yükselmesidir. Kardeşlerim Miraç, ulu bir sultanın ümitsizliğe düşen bir memurunu teselli etmek ve onu ödüllendirmek için düzenlediği bir tur seyahati gibidir. Ziira burada daveti yapan yüce Allah davet edilen ise hz.Muhammed asv.dir. Çünkü Resulullah efendimiz, yüklendiği ağır elçilik vazifesini yerine getirirken,Mekke de ona her türlü eza ve cefa reva görülmüştür. Bunun neticesinde Resulullah Mekke’de tebliğ imkanı kalmadığını anlamış ve Taif’deki akrabalarını İslam’a davet etmek için Taif’e gitmiştir. Orada da Resulullah’ın akrabaları ona inanmamış onu kasabalarından uzaklaştırmak için, kasaba’nın serserilerine para vererek onu taşlatmışlardır. Bu taşlama olayı neticesinde Resulullah’ın her tarafı kanlar içinde kalmış Taifliler ise bu olaya sevinerek” sen gerçek peygamber olsaydın sana bizden önce Mekkeli akrabaların inanırdı” demek suretiyle Hz.Muhammed’le alay etmişlerdir. Bu elem dolu hadise sonucu peygamber efendimiz ve kölesi zalimlerin taşlarından sakınmak için Hıristiyan bir adamın bağına sığınmış, sonra bu bağın bekçisinden biraz su istemiş ve kanlar içerisinde kalan yerlerini yıkayarak abdest almışlardır. Bu hadiseye Hz. Muhammed çok üzülmüş ve bu olumsuz gelişmelerden kendisinin sorumlu olduğunu düşünmüştür. Başına gelen bu felaketi Allah’a havale ederek” ya rabbi, muhakkak sen görüyor ve işitiyorsun. Müşrik kulların beni bu hallere soktu ve ben onların şerrinden sana sığınırım. Eğer bu başıma gelenler benim vazifemi hakkıyla yapamadığımdan değil de müşriklerin inatlarından kaynaklanıyorsa hiç tasalanmam ve onları affetmen için sana yalvarırım, çünkü onlar benim hak peygamber olduğumu bilmiyorlar. Onlara hidayet et. Onların çocuklarını da sana hakkıyla kulluk eden Müslümanlardan eyle” diye dua etmiştir. Bu acımasız saldırılarına rağmen o zalim kafirlere beddua etmemiştir. Böylece alemlere rahmet olarak gönderildiğini ısbatlamış ama ümitsizliğini ve çaresizliğini ise yüce rabbiyle paylaşmıştır. İşte rahmet peygamberi, işte merhamet önderi ve kıyamete kadar gelecek bütün insanlara örnek insan modeli. Yüce Allah’ın Peygamberi bu hallere düşerde sultanlar sultanı olan Allah sevdiği kulunu teselli etmez mi ? Elbette Allah Habib’ini teselli edecek, kırılan ve üzülen kalbini yeniden ihya edecekti. Ve kendi gücünü ve kudretini habibine göstererek onu şereflendirecek ve onurlandıracaktı. İşte bu onurlandırmanın ve teselli seyahatinin adı miraç’tır. Bu miraç mucizesi Kur'ân'da şöyle anlatılır:
“Âyetlerimizden bir kısmını ona göstermek için kulunu bir gece Mescid-i Haram'dan alıp çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya seyahat ettiren Allah, her türlü noksandan münezzehtir. Şüphesiz ki O her şeyi hakkıyla işiten, herşeyi hakkıyla görendir.” (İsra Suresi, 1) Bu ayeti kerimeden anlaşılan, miraç mucizesi iki merhaleden meydana gelmektedir. Miraç’ın birinci merhalesi (ısra)Hz. Muhammed’in burak adlı bir hayvana bindirilip mekke’den mescid’i aksaya yoculuk yapmasıdır.
Bu yolculuk hadisesinden sonra Peygamberimiz ve Cebrail kudüs’e-mescid’i aksaya ulaşırlar. Onları orada Hz.İsa (as) karşılar. Ve Peygamberimiz bir bakar ki orada geçmiş bütün peygamberler toplanmış Peygamberimizin onlara namaz kıldırmalarını bekliyorlar. Bu hadise karşısında çok şaşıran Peygamberimiz, Allah’ın kendisine lütfettiği bu iltifata çok sevinmiştir. Böylece orada bulunan tüm peygamberlere imamlık yapma şerefine nail olmuştur. Şüphesiz bu hadise çok büyük bir şereftir. Ve ödüllerin en şereflisi bu ödül ile onun onurlandırılmasıdır. Çünkü hiçbir insan kendisi aşağılayan ve kendisinin kafasını taşlarla ezen kafirler’i Allah’ın azabından kurtarmak için bu kadar çabalamaz. Bundan dolayı, geçmişteki bütün Peygamberlere imamlık yapma şerefi peygamberimize verilmiştir. Bu mucize, Miraç’ın dünya ayağını oluşturmaktadır. Yani Allah zül celal, Mekke’de ezilen, sürülen hor ve hakir görülen Peygamberimize, gelmiş geçmiş bütün Peygamberlerin lideri olma şerefini Ona layık görmüş onun Allah katındaki izzet ve şerefinin yüceliğini Peygamberimize göstermiştir. Ve Ona “bak habibibim, o kafirler seni hor ve hakir görüyorlar ama Ben seni bütün peygamberlerin sultanı olmakla şereflendirdim, işte ben dilediğimi böyle yüceltirim sen üzülme diyerek Peygamberimizi teselli etmiştir. Bu ne büyük şeref ne büyük bir ödüldür. Ayrıca bu miraç ödülü sadece Peygamberimize verilen bir ödül olmayıp, ona inanan bütün Müslümanlara verilen büyük bir şeref madalyasıdır. Bu şeref madalyası, onun sünnetine uyup Onun davasına sahip çıkan ve Onun yolunda yürüyen herkesin boynunda gururla taşıyacağı onur nişanesi olacaktır. Ne mutlu Ona inanana ve Ona uyma şerefine nail olana. Allah bizleri habibine uyan ve Onun yolunda yürüyen ve bu yolda yürürken başına gelen musibetlere karşı sabreden ve miraç ödülünü Peygamberimizle paylaşan kullarından eylesin. (www.abdulmetinhoca.com)
Tarih : 24 Eylül 2010 Cuma
Hit : 2470
|