ASGERİ ÜCRET Muhterem kardeşlerim, Bu hafta ki konumuz, milyonlarca gariban işçiyi ilgilendirdiği için, İslam gözüyle askeri ücret olacaktır. Malum olduğu üzere, önümüzde ki yeni yılda askeri ücretin kaç lira olacağı açıklandı. Ancak, açıklanan yeni askeri ücret,devletin yaptığı istatistiklere göre işçiyi açlığa mahkum etmektedir.Zira Türkiye’de açlık sınırı 870 liradır. Yeni askeri ücret ise 650 liradır. Yani devletin denetleme kurumu”işçilere verilececek askeri ücret ile onların aç kalacağını ortaya koymaktadır.Buna rağmen,mevcut ikdidarın bu meseleyi çözmemesi samimiyetsizlikten başka nasıl izah edilebilir. Peki İslam tarihinde askeri ücret belirlemesi olmuşmudur ? Bu konuyla alakalı Hz.Ömer’in bir uygulaması bizlere ulaşmıştır. Bu rivayete göre olay şöyle gerçekleşmiştir. Hz Ömer halife seçilince kendisinin kaç para maaş alması gerektiği hususunda istişare yapılmış ve ona göre halife’ye maaş bağlanmıştır. Bundan sonra ise askeri ücret meselesi gündeme gelmiş ve hazreti Ömer bu konuda bir araştırma yapmış bunun neticesinde de askeri ücreti tespit etmenin en iyi yolunun kendi giderlerini tespit etmek olduğunu anlamıştır. Ve ona göre diğer insanlarında ihtiyaçları hususunda bir kanata varmak istemiştir. Ve Hz.Ömer bir aylık tüm giderlerini hesaplamaya başlar ve bunun neticesinde ortaya çıkan masrafın bedelini ortaya koyarak askeri ücreti belirler. Bundan sonra kendi bütçesi için ne kadar para gerekiyorsa askeri ücretinde o kadar olması gerektiğine hükmeder. Bu konuda bazı kardeşlerimiz”aman efendim,her işçiye başbakanın maşı kadar para verirsek buna paramı dayanır”diyebilirler. Zaten bizim maksadımızda her işçiye okadar para verilmesi meselesi değildir. Bizim meselemiz; insanın tüm zaruri ihtiyaçlarının karşılanması meselesidir. Bu meseleye ışık tutması açısından bir örnek daha verelim. Hz.Ömere bir hırsız getirilir ve Hz.Ömer’e hırsızı getiren adam“ya Ömer, bu adam benim işçim, bu adamı yanımda yıllardır barındırdım ve tüm ihtiyaçlarını karşıladım. Ama bu adam, ben evde yokken benim develerimden ikisini çalmış, ceza olarak onun elini kes” der. Bunun üzerine Hz.Ömer hırsıza dönerek “ey adam sen hırsızlık yapanın cezasını bilmezmisin” der. Bunun üzerine söz alan hırsız”ya ömer,ben yıllardır bu adamın yanında çalışıyorum, önceleri aldığım maaş ailemin geçimine yetiyordu ama sonraları çeşitli bahanelerle maaşımı kesmeye başladı. Bunun neticesinde aldığım ücret bana ve aileme yetmedi ve çocuklarım aç kalmaya başladı.Bu durumu patronuma defalarca bildirmeme rağmen ücretimi artırmadı. İşten ayrılmak istedim beni tehdit etti. Bunun neticesinde hırsızlık yapmaya karar verdim. Ama hırsızlık yapmanın kul hakkına tecavüz olduğunu bildiğim için başkasının malını çalamadım ve sonunda benim hakkımı gasp eden patronumun malını çalmaya karar verdim. Çünkü onun malında benim hakkım vardı. Böylelikle Allah’ın huzurunda haksız konuma düşmemiş olacaktım”dedi. Bunun üzerine inceleme başlatan Hz Ömer vardığı neticeyi davalılara şöyle anlatır”ey zalim patron, anladım ki sen bu işçiye haksızlık yapıp onun hırsızlık yapmasına sebeb olmuşsun, sana ceza olarak bu işçinin çaldığı deve’nin parası kadar para cezası veriyorum. Eğer bu işçi senin yanında çalışırken bir daha hırsızlık yaparsa,vallahi onun değil senin elini keserim”diyerek davayı bitirir. İşte vicdanları İslam’la yoğrulan
sahabelin tutumu bu. Zaten bizim de anlatmaya çalıştığımız budur.Eğer yetkililer ve patronlar,işçilerin zaruri ihtiyaçlarını karşılayacak kadar ücret vermezlerse,bunun hesabını ne Allah’a nede kullarına veremezler. Hele birde bu patronların içinde cami veya okul yaptırıp hava atanlar var. Kıyamet günü bunların yaptıracakları camiler, Allahı’n gazabından onları kurtarmaya yetmeyecektir. Çünkü işçinin hakkını çalarak yapacağınız camiden size sevap değil gazap gelir. Bu haksızlıklar neticesinde meydana gelebilecek her türlü
olumsuz (hırsızlık,fuhuş ve gasp gibi)olaylar o patronların amel defterine kul hakkı ve günah olarak yazılacaktır. Allah bütün yetkililere ve patronlara vicdan versin. Zira herkesin dönüşü Allah’adır,O hesap sorucu olarak yeter Allah’a emanet olun. (Metin çağlı)
Tarih : 5 Temmuz 2011 Salı
Hit : 7713
|